“İzmir Elektrik Fabrikası Ne Olmak İster?” Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması Ödül Töreni ve Kolokyumu 15 Haziran 2019 Cumartesi günü saat 14:00’te İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşti.
“İzmir Elektrik Fabrikası Ne Olmak İster?” Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması
Ödül Töreni ve Kolokyumu
“İzmir Elektrik Fabrikası Ne Olmak İster?” Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması Ödül Töreni ve Kolokyumu 15 Haziran 2019 Cumartesi günü saat 14:00’te İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşti.
TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hüseyin Avni Gündüz, açılış konuşmasında, İzmir Elektrik Fabrikası’nın tarihsel sürecinden bahsederek, yapının özelleştirme sürecine girmesiyle beraber yaşanılanların kamuya yansıdığını, Mimarlar Odası İzmir Şubesi’ne bu süreçte böyle bir konunun gündeme gelmesinde öncü oldukları için teşekkür ederek, konunun yarışma yoluyla ele alınmış olmasını değerli bulduğunu dile getirdi.
TMMOB Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, İzmir kent belleğinin önemli parçalarından biri olan ve 1998 yılında Mimarlar Odası İzmir Şubesi tarafından tescillendirilmiş olsn Elektrik Fabrikası’nın son dönemde arsasıyla beraber özelleştirilmesinin gündeme gelmesini ve yapının kamunun elinden çıkmasını kabul edilemez bulduklarını söyleyerek, TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi olarak diğer meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve duyarlı kentlilerle beraber mücadele içinde olduklarını söyledi. Büyükşehir Başkanının talimatıyla satın alma sürecine girilmesinin gelecek kuşaklar tarafında da takdirle karşılanacağını söyleyen Alpaslan, bu yarışmayla elde edilen fikirlerle beraber oluşturulacak profesyonel mimarlara yönelik yeni bir yarışmayla, Elektrik Fabrikası’nın nasıl restore edileceği, korunacağı ve kentin gündelik hayatına nasıl katılacağının tartışılacağını ekledi.
Ödül sahiplerine ödüllerinin verilmesinin ardından sözü alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Mimarlar Odası İzmir Şubesi’ne ve bir kentin en önemli parçalarından biri olan İzmir Elektrik Fabrikası için emek veren gençlere teşekkürlerini iletti. Yapının belediye mülkiyetine geçmesi için Cumhurbaşkanı’nın onayını beklediklerini söyleyen ve yapının tekrar İzmir’e ait olması temennisinde bulunan Soyer, İzmir’in geleceğini ortak akılla planlama çabasının ete kemiğe büründüğünü, bu süreçte geçmişi dinlemenin yanında gelecek için de bir yol haritası çıkarıldığını söyledi. Mülkiyetle ilgili bir sorun yaşanmazsa, bu yarışmada verilen emeklerin katkısıyla oluşturulmuş bir şartnameyle yeni bir yarışma düzenleyeceklerinin haberini verdi.
Jüri üyeleri Ferhat Hacıbeyoğlu, Ramazan Avcı, N. Ebru Karadağ Aydı, Didem Özdel, Ozan Önder Özener, Murat Sönmez ve Noyan Umur’un Vural katılımıyla gerçekleşen kolokyumun moderatörlüğünü üstlenen Burak Altınışık, yarışma konusunun genç tasarımcılara açılmasının, yarışmanın, profesyonel anlamda biriken ve katılaşan refleksler yerine daha akışkan imgelerin tetiklemesiyle birlikte düşünmeye, tartışmaya yönelik başka zeminler sunabilmesinin vurgulanması gereken bir konu olarak göze çarptığını dile getirdi. Yarışmanın ortaya çıkardığı enerjinin katlanmasını sağlayan diğer bir gelişmenin de, süreç sonlandırılamamış da olsa, tarihi Elektrik Fabrikası’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından satın alınması; dolayısıyla kurumsal bir kent aktörünün ortaklığıyla birlikte salim fikirlerin zamana ve mekâna yayılmasının kentsel bir kazanıma dönüşme fırsatından söz etmenin mümkün olduğunu dile getirdi.
Jüri başkanı Ferhat Hacıbeyoğlu, öğrenci yarışmalarının, programlanmış, sistematik ve formal olarak tabir edilen mimarlık eğitiminin paralelinde, oradaki doğaya zıt bir eksende, özgür, serbest, gönüllülüğe dayanan ve daha fikir odaklı, deneyselliğin üst düzeyde olduğu ortamlar olduğunu ve bu ortamların mimarlık eğitimine katkısının çok fazla olduğunu dile getirdi. Jüri olarak projeleri değerlendirirken, fikir ortamını zedelemeyecek; ama bir taraftan da gerçeklik durumuyla da çok fazla zıtlık yaratmayacak bir denge kurmaya çalıştıklarını ve mümkün olduğunca şartnamede de soru cevaplarda da bu yüzleşmeyi, yapıyla olan mücadeleyi, ilişki düzeyini katılımcılardan beklediklerini ifade etmeye çalıştıklarını söyledi. Yapıyı potansiyelleriyle birlikte ele alan ve iç mekan üzerinden yoğunlaşan, yapı yakın çevresiyle ilişki kurma gayreti gösteren, kentsel anlamda, hem yaşamsal hem de fiziksel anlamda, analizler yaparak bu analizleri bir program dahilinde bir yapıya uyaran önermeler görme fırsatı bulduklarını iletti. Yarışma konusunun, bir üniversitenin proje konuyla çakışma göstermiş olmasının hem nicelik hem nitelik olarak katkısı olduğunu ekledi.
Murat Sönmez, yarışmada öğrencilerin katkıları kadar Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin de yapıyla ilgili çabasının değerli olduğunu düşündüğünü söyledi. Yarışma kültürünün hala bozulmadığına, yarışma kültürünün önemli olduğuna inanan bir mimar ve akademisyen olarak, kolokyumların, yarışma jürisinin mimari bir ortam oluşturacak çabası ile yarışmacıların bu çaba üzerine söyledikleri söz arasındaki etkileşimin ne düzeyde olacağının tartışıldığı ortamlar olduğunu dile getirdi.
Salondan gelen, jüri değerlendirmelerinde bir konsensüs varlığının olup olmadığı sorusu üzerine, Ozan Önder Özener, jürinin projelere belirli bir kriter seti üzerinden bakmak yerine, her projeyi kendi içerisinde değerlendirdiklerini, şartnamenin esnek bir program öne sürmesi nedeniyle projelerde farklı yaklaşımlar gözlemlediklerini dile getirdi. Didem Özdel ise, kentle kurulan ilişkinin başlıca kriter olduğunu, bu ilişkinin şartnamede de vurgulanan bir konu olduğunu dile getirdi.
Projelerin uygulanma durumuyla ilgili yöneltilen soruya Burak Altınışık, bu yarışmada amacın uygulama olmadığını, kente dair yok olmaya yüz tutmuş bir değerin sahiplenilmesi ve bunun somut fikirler üzerinden ele alınması olduğunu ve fikir yarışmalarının uygulamaya dönük yarışmalar olmadığını söyleyerek cevap verdi.
Yarışma konusunun bazı üniversitelerde proje olarak verilmesinin öğrenciler için olumlu ve olumsuz tarafları tartışıldı. Yarışma katılımcısı, fikir yarışması projesinin ve okul projesinin ayrıştığını; stüdyoda uygulanabilirlik gözetilirken, yarışmada fikirlerin zenginliğinin öne çıktığını söyledi.
Yarışma katılımcılarından gelen, yapının kotlara bölünmesiyle ilgili olarak jürinin fikirlerinin merak edildiği soruyu cevaplayan Didem Özdel, şartnamede bir program tanımı olmadığı için farklı yoğunluklarda teslimlerin olduğunu, kendi adına projelerde mekânın bütünsel algısının programla zedelenmemesini tercih ettiğini dile getirdi. Murat Sönmez ise, bu konuda bütünün bozulmasının gerekçesinin yarışmacı tarafından nasıl dile getirildiğinin, bunu sağlayan araçlardan biri olan kesitin teknik bir ifade olmaktan çıkıp, arka plandaki tasarım fikriyle ne kadar ilişkili olduğu konusunun önem taşıdığını dile getirdi. N. Ebru Karabağ Aydeniz, mekânın hacim boyutlarının korunmasının önemli bir bileşim olduğunu, kendi adına, hacim bütünlüğünün korunmasa önem verdiğini; ancak boyutları bozan fikrin tasarım değerini de dikkate almaya çalıştığını, makineler için tasarlanmış yapıların, insanların kullanabileceği yapılara dönüştürülüyor olmasının tartışılması gereken bir konu olduğunu söyledi. Burak Altınışık ise, yapıdaki deneyime odaklanmanın, iki durum arasında nasıl bir yolculuk yapılabileceğinin keşfedilmesinin önemli olduğunu ekledi.
Yarışma katılımcısının, TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Trakya Büyükkent Bölge Temsilciliği tarafından düzenlenen Menekşe Kibrit Fabrikası ve Yakın Çevresi Yeniden Canlandırma Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Projesi Yarışması ile ilgili olarak, yarışma şartnamesinde istenen programın çok detaylı olduğunu, bunun öğrenciyi kısıtladığını, “İzmir Elektrik Fabrikası Ne Olmak İster?” Ulusal Öğrenci Mimari Fikir Yarışması şartnamesinin esnek tutulmasının kendilerinin yarışmaya katılmakta heveslendirdiğini söylemesi üzerine, Ozan Önder Özener, yarışmanın sıkıntılı bir şartnamesinin olması, seçilen projelerin belirli bir kriter seti üzerinden seçilmesi nedeniyle meslektaşlarını eleştirdiğini, iki yarışmanın motivasyonları benzer olsa da çıkan sonuç ve süreçler bakımından çok farklı olduğunu düşündüğünü söyledi.
Birincilik ödülünü alan projenin sahipleri, Nimet Değertaş,Melike Kavalalı ve Berin Erikci’nin hem yarışma hem de kolokyum sürecinin kendilerini adına çok öğretici olduğunu, yarışmanın okul döneminde kendileri için bir kaçma noktası olduğunu, yarışmaya katılma çabalarının mimarlığın farklı yönlerini tadabilmek olduğunu ve bu çabanın da görülüp takdir edilmesinin çok memnun edici olduğunu dile getirmelerinin ardından kolokyum sona erdi.