Taksim Kentsel Tasarım Yarışması Kolokyumu 1 Ekim 2020 Perşembe günü, saat 14.00'te çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.
Taksim Kentsel Tasarım Yarışması Kolokyumu 1 Ekim 2020 Perşembe günü, saat 14.00'te çevrimiçi olarak gerçekleştirildi.
Yoğun katılım gösterilen kolokyumda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Taksim meydanı gibi kamusal alanların tasarlanmasının, kentte bir kamusallık tartışması yaratmanın önemli olduğunu düşündüklerini söyledi. Herkesin belleğinde yer eden bir nokta ile ilgili, bir kişinin ya da bir kurumun, kapalı kapılar ardında belirleyeceği bir tasarım kriteri geliştirmesi yerine bu süreci kentliyle birlikte yürütmeyi çok değerli bulduklarını ekledi.
Polat’ın ardından sözü alan ve İstanbul’un geleceğine İstanbullularla birlikte yön vermeyi mümkün hale getirmeyi amaçladıklarını söyleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu, Taksim Meydanı’nın, meydanları demokrasi ve özgürlük alanı olarak görmeyen bir anlayışın etkisinde kaldığını ifade etti. İmamoğlu, kimlik sorunu yaşayan, eski görüntüsünden uzaklaşmış Taksim’in geleceğini, idare olarak çok paydaşlı ve katılımcı bir süreçle ele aldıklarını ekledi.
Moderatörlüğünü Yüksel Demir’in üstlendiği kolokyumda jüri ve katılımcılar yarışmayla ilgili değerlendirmelerini paylaştı.
Eşdeğer ödül grubundaki projelerin meydan adına söz söylememesi ve Gezi Parkı’na yoğunlaşılmış olması, kolokyumda eleştirilen bir konu oldu.
İkinci kademede eşdeğer ödüle layık görülen üç projenin, birbirinden çok farklı önermeler sunması nedeniyle, jürinin değerlendirme kriteriyle ilgili sorular da kolokyuma taşındı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Taksim Meydanı’nda kurulan ve Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararıyla kaldırılan Kavuşma Durağı’nda etkisi hissedilen, hükümetin yerel yönetim üzerindeki tavrı ele alındığında, Taksim Kentsel Tasarım Yarışması sonucunda seçilen projenin uygulanması ile ilgili endişeler paylaşıldı.
Türkiye’deki emek siyasetinin mekânsal belleği ile ilgili olarak, Taksim’de sendikaların, STK’ların, emekçi halk kitlelerinin 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkabilme hasreti düşünüldüğünde, seçilen projelerin bu duruma cevap vermediği fikri dile getirildi.
İki aşamalı yarışma sonucu jüri tarafından belirlenen eşdeğer ödüller arasından uygulanmak üzere seçilecek projenin; İstanbulluların, jürinin ve yerel yönetimin yapacağı ortak değerlendirmelerin sonucunda belirlenecek olması da gündeme gelen bir başka konuydu. “Katılımcı” sürecin daha farklı şekillerde ele alınması ve uygulanması gerektiği fikri dile getirildi.
Seçilen projeler incelendiğinde, jürinin meydanla, bellekle, Cumhuriyet Bulvarı’yla, Gezi Parkı’yla, alanın insan merkezli problemleriyle, güvenlikle, rasgele dizilen ağaçlarla, koruma ve ulaşım stratejileriyle ilgili tavrının çok net olmadığının görüldüğü söylendi.
Son olarak, eşdeğer ödül sahiplerinin, projeleriyle ilgili değerlendirmelerini paylaşmalarının ardından kolokyum sona erdi.
Eşdeğer ödüllerin halk oylaması 19 Ekim 2020’de başlayacak ve 12 Kasım 2020’ye kadar devam edecek. Oylamaya giren üç projenin sergisi de aynı tarihler arasında Taksim Meydan’ında gezilebilecek.
Kolokyumun tamamı aşağıdaki bağlantıdan izlenebilir: